16 Ocak 2013 Çarşamba

Agabey...


-Peki abi, takıldığım bir şey var. Hani sarılıyorsun ya sevdiğin hatuna. İlk hatun mu bırakıyor o sarılma faslını, sen mi?
+Ben bırakmıştım. Utanmıştım. İlk sarıldığımda 16 yaşımdaydım. Zenginlerin bol olduğu bir mekandan çıkmıştık. Ben yine çulsuz. Sarıldım. Saçlarını koktum. Güzel kokuyorlardı. Elimi ilk gevşeten ben oldum. İlk ayrılmaya çalışan da ben. İlk hayatımı siken yani.
-Neden ayrılmak istedin ki?
+Kucağı annemin kucağı gibi değildi.
-Anne kucağı gibi bir kız mı arıyorsun?
+Hayır,
kedi gibi bir kız arıyorum. Sessiz. Kendi başına sokaklarda dolaşan. Müzikten başka tutamağı olmayan. Gülümseyince farklı birisi olan. Gülümsemeyince narin bir ipek gibi suratı olan bir kız. Ben imkansızı arıyorum.
-Madem imkansız, bırak abi. Etrafında bir sürü kız var.
+Kız değil, imkansızı arıyorum.
-İşte imkansız diyorum abi. Bırak. Bırak yani başka bir şey ara.
+Sana 13-14 anahtar lazımken, 8-9 anahtarla yapabilir misin işini?
-Hayır da ne alaka abi?
+Hayat oğlum. Hayat da şu elindeki iş gibi. Patronlar daha fazla. Daha gaddar. İşler daha yoğun. Sen bu sıktığın civata bitince mutlu oluyorsun. Yarım saat sonra bir başka iş daha geliyor. Hayat oğlum. Hayat şu yaptığımız muhabbet gibi. Ben, bana lazım olan 13-14 anahtarı arıyorum. İmkansızı. Senin dediğin o kızlar 8-9.
-İngiliz anahtarı gibi kız lazım abi sana. Her duyguna gidecek kız.
+Ne kadar dertsizsin lan. Kafan ne kadar yoğun, dalgın olsa da ufak bir şeyden mutlu olabiliyorsun.
-Sizlerin sayesinde abi.
+Nasıl benim sayemde lan?
-Sizlerin derken sen ve arkadaşlarının abi. Sana siz niye diyeyim?
+Doğru bak. Ee nasıl 'bizlerin' sayesinde?
-Yok mu senin o arkadaşların. Birisi tiyatrocu. Öteki fotoğraf çekiyo. Diğeri de yazardı herhal. Onlarla konuşuyon ya burda iki üç güne bi, geceleri.
+Sen bizi mi dinliyon lan, keranacı!?
-Kulak misafiri olduydum abi. Kızma hemen.
+Kızdım. Çok kızdım hem de. Sen neden kulak misafiri oluyorsun? Çek bi tabure otur yanımıza. Tabureden bol ne var koydumun dükkanında?
-Doğru abi. Tabure falan hep bol ama ben anlamam sizin muhabbetlerinizden.
+Sizlerin sayesinde falan diyorsun, tutmuş bir de  anlamam diyorsun. Bu gece gelecekler yine. Bak bu tabure senin. Bundan sonra gidip yatıyormuş gibi yapıp çıkmak yok üst kata. Geleceksin konuşacağız burda. Hem senin de düşüncelerini anlamak isterim. İsteriz. Ee neler kaptın bakalım konuşmalardan?
-Kaptığım yok abi. O Yazar olan bey, çok suskun.
+Aşık da ondan.
-Tiyatrocu da mı öyle abi?
+Onun neyini gördün?
-Çok içiyo. Siz bi dene birayı bitirmeden o ikiye geçiyo.
+O da aşık.
-Fotoğrafçı olan da mı aşık?
+Onda ne buldun bakalım?
-O da hiçbir şey yapmıyor?
+O da aşıktı bir zamanlar.
-Sonra aşkından mı vazgeçti?
+Yok bunun sevdiği kıza tecavüz ettiler.
-Ondan mı sürekli susuyor?
+Sen neden bu kadar çok soru soruyorsun? O koltukların kolları bitmesin de görcem ben seni.
-Gidiyom abi kızma hemen.
+Bi çay söyle bana da öyle başla işine.
-Tamam abi.

...

-Buyur abi. Tek şeker, %30 dem. Kendi elimlen kattım valla.
+Eyvallah. Sen de iç bi çay ondan sonra başlarsın. Zaten 2 koltuk var 20 dakkaya çıkarırsın ha?
-Bitireyim sonra içerim abi.
+Hadi bakalım. Eyvallah.
...
+Dur dur!
-Noldu abi? Çay mı demli?
+Sikeyim çayı dur iki dakka. Bir şey sorcam.
-Evet abi?
+Bende ne gördün?
-Nasıl?
+Arkadaşlarla toplanıp konuştuğumuz geceler. Bende ne gördün?
-Abi...
+Hadi olum kızmıcam anlat?
-Söz mü?
+Şimdi kızarım ama ha?
-Abi... Ben seni o geceler hiç sevmiyorum. Hatta o geceler sen konuşurken kulaklarımı tıkıyorum. Yorganları kemiriyorum.
+Nas... Nasıl?
-Evli değil misin sen abi?
+Evliyim amına koyım... Bu mu sorun?
-Sorun bu değil abi.
+Ee?
-Abi...
+Olum anlat?
-Abi ben köyde bi kıza aşık oldumdu. Hafif sarışın böyle. Saçlarını örerdi hep anası. Uzuncaydı az kız. Suskun bi kızdı. Kaçalım dedim yanaşmadı. Zorla kaçırmaya çalıştım bunu. Köy ayaklandı. Koşturdum ben de köyden dışarı. Ayaklarım titreyene kadar koşturdum. Ölene kadar koşturdum. Sonra bi işe girdim. Marangoz yanına çırak. Orada ilerledim azcık. Sonra patron beni biriyle evlendirecek oldu. Daha yaşımız 18 var yok. Ne derim ben elaleme. Zafer erkenden evine karı soktu derler. Olmaz dedim. Zorla evlendirecek oldu patron. Meğersem kız hamileymiş de üzerime kalacakmış ihale. 3-4 ay sonra öğrendim kızın karnı şişince. Sonra çalıştık didindik işte askerlik neyin derken 25 yaşına geldik oldu. Köye gittim askerden önce. Anamın elini öpmeye. Halallık istemeye. Bindim motora. Köyün yokuşundan aşşağa gaz basıyom. Kızı pencereye çıkartacaz ya. Kız suya bahanesiyle indi aşşağa. Ya da ben öyle belledim. Suyun başında bekleyip duruyom. Kız geldi. Hala aynı gülüşü vardı yüzünde abi. Saçları hala sarıydı. Uzundu boyu hep. Yanında da bi kız vardı. 2 bilemedin 3 yaşında. Nassın dedim. Motorun üstündeyim hala. Bi gören olursa gazlayacam motoru. Bidonu bıraktı yere, baktı. Öyle bi baktı ki abi. Sanki kaç senedir nerdeydin be Zafer der gibi baktı. O kadar umutluydum ki ben, durdum öylecene kalakaldım orada. Yutkunamadım. Bi yutkunuversem adam akıllı, her şeyi söyleyecem kıza. Yutkunamadım abi. Sonra iki üç kelam daha etti. Evlendim ben dedi. Bu kızım dedi. Kızı çamurla oynardı orda. Sen de askere gidin herhal dedi. Cevap veremedim. Suyun başında eridim kaldım. Kızını aldı, giderdi öylece. Seslendim ardından. Döndü baktı. Sanki hadi desem gelecek gibi baktı. Hadi de diyemedim abi. İstop ettim motoru. Aldım ayaklığa. Gittim yanına. Bidonları neyin bıraktı zaten. Nasıl dedim hala şaşarım abi. Sana sarılabilir miyim? dedim. Sarıldı bana orda. Köy umrunda değildi o an kızın. O kız yüzünden tüm köy bana düşman kesilmişken kız bana köyün çeşmesinde sarıldı abi. Saçları yine örülmüştü. Saçlarının kokusunu başka hiçbir zaman alamayacam ondan korkuyorum abi. Sonrasında askerlik neyin derken işte geldik buralarda çalışıyoruz. Seni tanıdım sonra abi. Sen zaten film neyin çekiyon. Bu dükkan babanın olmasa durman burda. İki üç güne toplanıyonuz. Hepinizin, afedersin, siki daşşa denk. Evde yengemiz var. Sevmişin de evlenmişin. Aynı mektepte okumuşsunuz. Baban anan da karışmamış. Ben sana ne diyem abi. Fotoğrafçı hariç hepiniz boşa konuşuyonuz. Hoş zaten fotoğrafçı da konuşmuyo. En iyisini yapıyo. Adamın sizden başkası yok. Sizle de konuşmayıp susuyo içiyo işte. Ben bilmiyorum da abi. Sen ne kedi bulabilirsin bu kafayla ne 13-14 anahtar. Sen severek evlendiğin karının kucağından ayrılmayacan. Bile bile kendini ataşa atıyon abi. Dersin sen kimsin be deyyus, ben alışkınım zaten. Susarım. Belki de hayatım boyu yaptığım en uzun konuşma bu olmuştur. Ben yine bilmiyom abi de illa içecekseniz de ben dışarı çıkayım öyle için. İzninle abi.
+Gitme dur.
-Kızdın dimi? Gideyim mi?
+Gitme dedik olum dur bi dakka.
-Gideyim derken ben eşyaları neyin toplayayım işten çıkarız gari diye.
+Sen hiç yüzüne canım dediğin bir insanı sevememezlik ettin mi?
-Anlamadım abi.
+Git kendine bi çay koy. Otur burada iç. Ben yaparım koltukların kolluklarını. Biz başka bi yerde toplanırız içmek için. Ben çıkınca, dükkanda ne kadar anahtar takımı varsa hepsini topla, at. Kasadan 50 lira al. 2 tane ingiliz anahtarı al. Paranın üstüne de süt, şarap, peynir falan al. Sütleri dükkanın kapısına koy. Kediler içsin. Peyniri ekmekle falan karıştır, yine koy dükkanın kapısına. Alışsın kediler. Şarap da senin. Burada sen içeceksin artık.
-Abi...
+Ağabey...
|ASD|

2 yorum:

  1. http://www.youtube.com/watch?v=Ayp9fFO4HaE eşliğinde okunacak bi' yazıysa demek.

    YanıtlaSil

İtinayla laf dalaşına girilir, laf sokulur, kafa açılır, kafa becerilir. Bir klavye uzağınızdayız.