2 Ocak 2013 Çarşamba

Komutanım!


Çok tuhaf. Yani şu an olduğunuz yerde duruyorsunuz ve bir adım daha ileriye giderek geriliyoruz. Kararlarınızı verdirtiyorsunuz ve beynimizin her kıvrımının ufak bir şekilde çürümesine yol açıyorsunuz.

Ben de çocuktum.
Bir kere farklı bakmayı deneyin. Kafanız acımaz.


Geçen gün farklı bir şey yap lan dedim kendi kendime. Sabah 7'de kalkıp; çantama ekmek, su, kulaklık, eldiven, şapka, konyak koyup yürüyüşe çıkacaktım. Saat 1 gibi uyandım. Yine de uyguladım bu planı. Yaklaşık 3 saat yürüdüm. Ayaklarım ağrıdı. Bot vurdu. Su bitti. Konyağa dayadım kafayı. O da bitti. Her şey bitti. Durdum. Sahile gelmiştim. Meydan var burada böyle tüm ergenlerin fotoğraf çektiği, amcaların balık tuttuğu, kedilerin cirit attığı... Güzel bir meydan tabi. Zenginlerin uğradığı. Gönlü, zekası yani.

Delirin lan. Güzel oluyor.

Yavaştan oturdum bi banka. Botu çıkardım. Bağdaş kurdum. Cemal Süreya okumaya başladım. Yan bankta bir adam var. Takım elbiseli. Giyimi güzel. Ayağındaki ayakkabı eski ama. Yani eski derken burnu açılmış. Çorabı görünüyor. Kendi kendine mırıldanmaya başladı. Direkt kitabı kapattım. Kağıt kalem aldım elime. Bi projem var çünkü. Şöyle bir şey o da. Delilerle ya da şöyle diyelim, tutunamamış ve toplum tarafından itilmiş insanlarla röportaj yapıcam. Hepsinle yapıcam bunu ve kendimden de notlar, şiirler, fotoğraflar ekleyerek bir roman yazıcam. Romanın tüm gelirini de işyerlerine dağıtıcam. Yani karton toplayan bir çocuğa gidip parayı vermektense eskiciye gidip o parayı vericem. Eskici de çocuğa daha bi fazla para vericek. Bunun gibi şeyler. Mesela simit satan bi amcaya da para vermektense, simit aldığı fırına para vericem. 35 kuruşa alıyorsa simitleri, şimdi 20 kuruşa alacak. İşte efendim bu proje doğrultusunda ilk deneyimimi yaşamak için aldım kağıt kalem. Adam yerinde sallanıyor ve mırıldanıyordu. Yaklaştım biraz. Çantayı ayakkabıları falan bıraktım. Çoraplarla, sahilde adamın arkasında önünde geziyor numarası yapıyordum.

Zeki insan. Sıyırmaya bir adım daha yakındır.

Adam mırıldanma seviyesinden konuşma seviyesine geçti. Artık çok net duyabiliyordum. Adamın dediği şeyi aynen yazıyorum size. Aldığım notları direkt buraya geçiriyorum şu an:

Meksikaaa yok yok yok Meksikada gazete yok. Yok yok var. Gazete var Meksikada var 'El' ile başlayan çok gazete var Meksikada. Bir örnek verebilir misin. Tabi komutanım! El Impercial var. Reforma vardı bir de sanırım. Evet komutanım. Reforma. (Şarkıya başlar) Reeformaa foooor ma ma maaa. Emredersiniz komutanım. Almanyada Bild-Zeitung var komutanım! Amerikada New York Times var komutanım! Evet asker başka var mı Türkiyede mesela. Komutanım ben gazeteyim size.Liberatör de var komutanım Amerikada. 26. Kumandan Kolordu off komutanım Mersin 33 unuttum emirlerinize hazırım komutanım! Gidelim mi asker? Gidelim komutanım. (Şarkıya başlar) Maa-yıs aylaarıın güülüdüüüüür...

Siz hala günde 1 POSTA?

|ASD|

3 yorum:

  1. Bu daha çok '' Tutamamak Sorunu ''

    YanıtlaSil
  2. tutunamamak.daha da gider.tutunamayanları bilir misiniz ?

    YanıtlaSil
  3. Bilirim. Çok iyi bilirim.

    YanıtlaSil

İtinayla laf dalaşına girilir, laf sokulur, kafa açılır, kafa becerilir. Bir klavye uzağınızdayız.