6 Ocak 2014 Pazartesi

Boşuna, dolusu bile boşu boşuna.

''Boşuna köpek öldüren demiyorlar o elindekine!''
Beynimde tek bir şey vardı. Köpek öldüren aslında birleşik yazılır! Bunu söylemeye bile üşeniyordum. Üzerimde tazmanya canavarı olan tişört, ayağımda incecik bir eşofman ile bir inşaatın girişindeydim. Ne olduğunu hala anlayamıyordum. Önce saate baktım. Gece 2! Sonra telefonuma. Hemen son aramalara girdim. 'Annie' diye kaydettiğim eski sevgilim. Tamı tamına 28 cevapsız arama. Aslında sevgilim de sayılmaz. Yaz aşkı denebilir. Mesajlara giriyorum, Orhun abideleri tarzı mesajlar 'snnei srvmiryorm bne!1 skiiktr git hytaımdan osprsu!' ve daha niceleri...

Aslında her şeyi sorabileceğim bir insan var hayatımda. Sapsoseksüel oluşumdan mıdır bilmiyorum ama, 1 buçuk- 2 senedir konuştuğumuz halde benden daha kötü olduğu bir durum görmedim. Kıvırcık kadınlar daha zeki olur derlerdi de inanmazdım. (Hayır sana demedim. El ve DAğ'dan bahsediyorum) Nefes nefese evin yolunu bulmaya çalışırken telefon rehberinin M harfinde geziniyorum. Miss Fortune... Miss Fortune... İçimden, ateist olduğum halde, allahım nolur uyumasın nolur nolur! çığlıkları ile telefonun açılmasını bekliyorum.
-Alo?
+Hayatım! Sana bir şey söylemem lazım. Daha doğrusu sormam lazım.
-Tabi anlat?
+Dün yani bugün saat akşam 9-10 gibi ben napıyordum?
-Arkadaşlarında iktisat çalışıyordun. Sonra içinde kötü bir şeyler olduğunu söyledin. Huzursuz olduğunu ve ellerimi tutmak istediğini söyledin.
+Başka?
-Bir de öksürüyordun, biliyorum hastalığından dolayı ama sen yine üşütmeden dolayı dedin.
+Başka?
-Bir de eski sevgilinden bahsettin. Kırıldım doğrusu, ama olsun. Yine de severim seni biliyorsun.
Adım gibi emindim, ne yaparsa yapsın yine onu severim, ne yaparsam yapayım yine beni sever. Çünkü yılbaşı gecesi aşklarından birisi değildi bizimki.
+Nasıl eski sevgili ya? Ne dedim.
-Sen nerdesin şu an?
+Sokakta geceliklerimle, elimde şarap!
-Çılgınsın salak!
Gülüyor. O yüksek sesi ile.
+Miss, çok iyi durumdayım. Mutluyum aslında.
-Kapatmam lazım. Babam ile annem bu saatte bile atışıyor!
'dıııt, dıııt dıt dıt dıııııt'

Ufak tefek şekillendi kafamda senaryo. Arkadaşlarımda iktisat çalışıyorum. Yerde bir kağıt parçası buluyorum. Benim yazım. Ama kuşe kağıda baskılı falan. İyi de ben bunu yayınlamadım ki bir yerde diye düşünüyorum. Eyvallah adlı yazım. Başlıyorum düşünmeye

''Anlamadığım şeylerden birisi de şu. Aşkın tatlı olduğuna inanan insansın madem, neden emellerine ulaşmak üzere iken geri dönüyorsun. Ben amatör şiirler yazardım 13-14 yaşında iken. Posta gazetesinin bile kabul etmeyeceği türden şiirler. Şimdi aklıma geldi de orada bir dize geçiyordu. 'Aşk yolunda yapılanlardır aşk/Kurabiye bile, kurabiyeyi yapan insana/Daha tatlı gelir, daha hoş/ Emellerinin ardından koş.' İşte bu denli kötü bir şiiri bile şu hayatımda yaşattın ya bana. Eyvallah bile demiyorum. Eyvallah bazen kabulleniştir hani. Sen şiirimin kötü olmadığını kanıtladın bana 7 ayda. Ciddi ciddi söylüyorum şimdi. Şaraptan sarhoş olmadıysan bile, ağlarken sarhoş olabilirsin. Ağlayamadığımı bildiğiniz için de hepiniz yükleniyorsunuz bana. Femen Örgütü'nün arasına dalsam bile daha az şey çekerdim. Final öncesi beynimi siktiğiniz için teşekkürler. Acaba şarap alsam mı lan? Ama yarın tek kötü dersim olan iktisat var. Hocanın durumu da ortada. Siyasetten kavga ediyorsun. Bere taktığın için dersten atıyor, sen de türban ne o zaman lan diyor dersten çıkıyorsun. O derece vasat bir durumun var. Başını düşür önüne usul usul yürü. Ama yok lan. Şimdi şarap alsam var ya, dünyayı yerinden oynatırım. Öksürüğe de bi çare bulamadım ya hayırlısı. Aynen Ufuk aynen. Bence de MVC marcinal valiybul kost demek. Şarap alsam mı diye sorsam len bırak leeen diyeceğini de biliyorum. Abdullahlara mı gitsem acaba. Boğma rakı da vardır. Bu gece illa ki içmem şart amına koyayım. Sikeceğim bu aşkın ızdırabını.''
-Di mi abi?
+Ha?
-MVC diyorum, marcinal valiybul kost demek değil mi?
+Aynen Ufuk aynen. Bence de.

''Izdırap demişken, Berkin Elvan'ın ailesi ne yapıyor acaba. Bu kadar dargınlıkların, bu kadar çalışmaların, bu güneşin doğacak olmasının bile bir anlamı yok artık. Düşünsene. Uyanacak. Ben cumartesi gecesi uyansın isterim. O yüzden her cumartesi Kesmeşeker dinlerim. Cumartesi uyanacak ve pazar kahvaltısında reçel yiyecek. Kafamdan aşk kelimesinin geçmesi gerekirken buralara geldiğim için de seviniyorum aslında. Bunları sesli düşünüyor olsaydım çok kişinin canı yanardı. Bir de canım, Ahmet Arif değil, Ahmed Arif'tir doğrusu. Bilmiyorsan Uy Havar okuyarak eline  verebilirim. Hatta popüler kültür malzemesi olarak kullandığın Cemal Süreya da iktisat, maliye mezunudur. Onu da araştırarak eline verdirebilirsin.''
-Di mi abi?
+Ha?
-L diyorum işgücü demek değil mi?
+Aynen Ufuk aynen. Bence de.

Ufuklardan izin isteyip çıkıyorum. Saat 23 ancak. Atlet giymem, bilen bilir. (Tarizin amına koydum, tazir-i caizse.) Üşümekten dolayı bir an hayal görmeye başladım. Evime girmek üzere iken kafayı mı vurdum, torbacılara mı çattım, köpeklere mi taş attım bilmiyorum; iki dakika oturur çıkarım diye giydiğim tişört ve eşofmanım ile kiremitlerin arasındayım. Kucağımda köpek öldüren. Karşımda 50 yaşlarında birisi.
''Boşuna köpek öldüren demiyorlar o elindekine!''

+Köpek öldüren ayrı ya-
Tekme tokat girişti sanırım. Yanağına elimi uzatmak isterken korkmuştun ya bir ara. O oldu sanırım.

Dipnot: Kişi ve olaylar tamamen kurmacadır. Miss Fortune hariç. O da hayatımın öbeği.
|ASD.|

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İtinayla laf dalaşına girilir, laf sokulur, kafa açılır, kafa becerilir. Bir klavye uzağınızdayız.