15 Ocak 2015 Perşembe

OLAĞAN DURUMLAR

 Nasıl bir kent?Ülkedeki kentlerin başında,başkent yani.Ama nasıl allah kahretsin.Kızılay'ı düşün,başkentte en kalabalık yer.Genelden özele sıralarsak en özel yerde yani.Çık sokağa da  gör en özeli.Tüm sınıfsal ve kültürel farklılıklar törpülenmiş sonra da üzerine parlak kağıttan hediye paketi yapılmış sanki.Elma şekeri satan bir adam günde ne kadar kazanıyor olabilir ki otobüste giderken elinde kocaman akıllı telefonuyla internetten video izliyor. Bu farklılıklara dair bişeylerden bahsetsen emin ol karşılığını bulamazsın.''yok be abi o kadar da değil'' derler.Kapitalizmin güzelliği de burada dimi,dilenciler starfucks* bardağını uzatıyor sana,içine para atasın diye.İnsanlığın ve vicdanın test edildiği bu zamanlarda kutup olmaya hazır insan yığınları bunlar.Nasıl kokuşmuş bir zaman,insan leşleri yürüyor sokaklarda.Bizim çaresiz ve yenilgilerle dolu arayışımız tam da bu noktada başlıyor işte.Boko Haram'la,Işid'le uyanıyoruz sabahları.Yolda yürüyenlere daha dikkatli bakıyoruz,''lan bu da işidçi mi acaba''diye.Uyanıyoruz,okula gidiyoruz.Tahtada zorunlu devlet dersi.Konu:Berkin Elvan,Ceylan Önkol,Nihat Kazanhan...Hay müfredatınıza sıçayım ben sizin.

 Ben eminim,bugün biri çıksa ''Türkiye'de yaşayan zencilerin pipileri çok büyük,anamız var bacımız var''  dese elinde usturayla koşacak gönüllü sünnetçiler var.Irk-düşünce-farklılık-din sünnetçileri bunlar.Sonra bıyığına sıçtığım bir herif,tükürükler saçarak ve hönkürerek ''vatandaş yeri geldiğinde sünnetçidir'' diyecek.Onlar yine çoğunlukta yer ayırtıp keyiflerine bakacak,biz ise uçsuz bucaksız azınlıkta üzerimize düşen rolü oynayacağız.Bu mudur yüzyıllardan geriye kalan?Reklamlara,tarihe bak her şeyin bizim mutluluğumuz için yapıldığı söylenir.Viyana kapılarına dayanmışız.Vahiyler inmiş,peygamberler denizleri aşmış ellerinde bir kitap''mutluluk,kurtuluş bunu içinde'' diyerek.Ali Ağaoğlu her yere bina dikmiş,insanlar mutlu olsun diye.Dikilmedik bir kulak arkamız kalmış.Umarım oraya da dikmez çünkü sizi bilmem ama bu beni mutlu etmez...Apartayt* yalnızca Güney Afrika'da değil,bu ülkenin güneydoğusunda,bu ülkede yaşayan senin aklının güneyinde.Tüm bu güneyler karşısında vicdan direnişi  müebbet hapse mahkum edilse de sen içindeki Mandela'ya izin ver.
 Böyle düşüncelere dalıp giderken taksici dayanamayıp lafa giriyor.Trafik polisinin yazdığı cezadan başlıyor anlatmaya,kaçak saraya kadar getiriyor mevzuyu.Sustuğunda anlıyorum benden onun içini rahatlatacak bir cümle beklediğini.Ne anlatsam sana güzel abim,teselli cümlelerim kalmadı cebimde.Olayları daha net kavramanı sağlayacak fikirlerimden de bahsedemem.Üstelik ben kim oluyorum ki,yaşayan sensin.Olayları dışarıdan izleyen biri olarak bu duruma yorum yapmaya hakkım da yok.
 Hakkımız var veya yok.Sokağın köşesinde bekleyip,kılık kıyafetimden dolayı bana düşmanı gibi bakan kardeşim,bunları okumayacağını ve yüzüne karşı asla söylemeyeceğimi biliyorum.Umarım öğrenirsin;mıknatıslarda aynı iki kutup birbirini iter.Bizi birbirimize benzeten ve aynı zamanda uzaklaştıran nedenler aynıdır.Ve umuyorum bir gün şehrin göbeğinde oturup,tüm bu olan bitene güleceğiz.O gün geldiğinde birbirimizin yüzüne bakmaya cesaretimiz olsun!
|Mertkan|

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İtinayla laf dalaşına girilir, laf sokulur, kafa açılır, kafa becerilir. Bir klavye uzağınızdayız.